edebi sanatları açıklama örnek metinlerde inceleme
EdebiEserlerin Özellikleri. a-) Edebi eserin dili, dilin günlük kullanımından farklı olarak, okuyucuda güzel duygular uyandıracak şekilde olmalıdır. b-) Edebi eserde, ele alınıp işlenen belli bir konu ve bu konunun işlenmesinde belli bir amaç olmalıdır. c-) Duygu, düşünce ve hayaller mutlaka belli bir tür ve şekil
Konu Özeti. Söz sanatları şiirlere derin anlamlar katmak, anlamı mecazlaştırmak amacıyla kullanılan sanatlara denir. Türk edebiyatının birçok döneminde söz sanatları kullanılmıştır. öğreneceksiniz. Şiirlere zenginlik katmak, farklı anlamlar ortaya koymak için söz sanatlarına sıkça başvuruyoruz. Özellikle Divan
Türkromanında 43489 Son-Ae Ahn incelenmesi İfham gazetesi ve edebi ilavesi inceleme ve seçilmiş 1995 43508 Sedat Karakoç metinler 1995 43524 Funda Dalbudak Handani Divanı gazeller bölümü metin incelemesi 1995 43530 Salim Çonoğlu Mecmu`a-i Mu`allim -Metin-açıklamalar-notlar- 1995 Binbir gece masalları üzerinde motif
GençEdebiyat Araştırmacısının Yanlışları, Marmara Üniversitesi Türklük Araştırmaları Dergisi, C. VII (Amil Çelebioğlu Armağanı), İstanbul 1993, s.337-368. Harun Tolasa: Sehî, Latifi, Âşık Çelebi Tezkirelerine Göre lö.y.y.’da Edebiyat Araştırma ve Eleştirisi I, Ege Üniversitesi Matbaası, Bomova-İzmir 1983.
Edebî Metinlerde Bakış Açıları ve Anlatıcı Türleri. a) Anlatıcı: Masalı, efsaneyi, hikayeyi, romanı okuyucu/ dinleyici durumundaki bizlere anlatan varlıktır. Adı geçen eserlerin iç dünyalarında olup biten her şeyi (olaylar, meseleler, kahramanlar, mekanlar, zamanlar) gören, bilen, duyan, idrak eden; kendine has imkan
my roommate is a gumiho sub indo drakorindo. Oluşturulma Tarihi Eylül 25, 2020 1117Söz sanatları; güzel konuşmak ve yazmak, anlamı güçlendirmek ve etkiyi artırmak için kullanılmaktadır. Edebiyatçılar tarafından sık sık başvurulan bu sanatlara edebi sanat adı da verilmektedir. Peki, söz sanatları nelerdir ve bunlara hangi örnekler verilebilir? İşte söz sanatları hakkında detaylı konu anlatımı ve sanatları Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır. Anlatılmak isteneni düz anlamdan çıkarmak ve sıradanlığını kırmak için yapılan söz sanatları farklı başlıklar altında toplanmaktadır. Söz Sanatları Nelerdir? Türk edebiyatında kullanılan söz sanatları; mecaza dayalı, anlama dayalı ve söze dayalı olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. Mecaza dayalı yapılan söz sanatlarında sözcük gerçek anlamının dışında kullanılmaktadır. Teşbih, istiare, mecazı mürsel, kinaye ve teşhis en sık kullanılan mecaza dayalı söz sanatlarıdır. Bunların yanı sıra; intak, tariz ve mecaz da bu gruba dahil edilmektedir. Anlamla ilgili söz sanatlarında, mecaza dayalı yapılan anlatımın tersi kullanılmaktadır. Bu gruptaki söz sanatlarında sözcükler kendi anlamlarında ve birbirleriyle bağlantılı olarak kullanılmaktadır. Anlama dayalı söz sanatlarına çok sayıda alt başlık açılabilmektedir. Tevriye, tenasüp, hüsni talil, mübalağa, nida ve tecahül arif; bu grupta en yaygın kullanılan söz sanatlarıdır. Söze dayalı yapılan edebi sanatlarda ise; sözcük yapısı, söyleniş ve yazılış tarzı ön plana çıkarılmaktadır. Cinas ve aliterasyon, söze dayalı yapılan söz sanatları arasında kabul edilmektedir. Söz Sanatları Konu Anlatımı Söz sanatları toplamda üç gruba ayrılsa da bu grubun alt başlıkları ele alındığında çok sayıda içerik ile dikkat çekmektedir. Bu kapsamda; söz sanatlarının özellikleri ayrı ayrı ele alınarak ve aşağıdaki gibi listelenebilmektedir. Mecaza Dayalı Edebi Sanatlar Teşbih İkisi arasında benzerlik bulunan sözcüklerden, zayıf kalanı güçlü olana benzetme sanatıdır. İstiare Teşbihte kullanılan iki öğeden yalnızca birisinin kullanıldığı sanattır. İstiare yapılırken cümlede benzeyen ya da benzetilen varlıktan yalnızca birisi bulunmaktadır. Mecazı Mürsel Bir sözcüğün, arasında herhangi bir benzer yön olmaksızın, başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. Kinaye Sözcüğün hem gerçek anlama hem de mecaz anlama gelebilecek şekilde kullanılmasıdır. Teşhis Kişiselleştirme olarak da bilinmektedir. İnsan dışındaki varlıklara, insana ait özellikler yükleme sanatıdır. İntak İnsan dışındaki varlıklara, insanın konuşma yeteneğini aktarma sanatıdır. Tariz Anlatılmak istenen sözün tam tersi bir anlam ile ifade edilmesidir. Aynı zamanda iğneleme olarak da bilinmektedir. Anlama Dayalı Edebi Sanatlar Tevriye Cümle içerisinde sesteş bir sözcüğün uzak manası ile kullanılması sanatıdır. Tenasüp Anlam olarak birbiri ile uyumlu sözcüklerin aynı cümle içerisinde kullanılmasıdır. Hüsni Talil Doğal olarak gerçekleşecek olayları, alakası olmayan bir nedene bağlama sanatıdır. Mübalağa Olayların normalden abartılarak anlatılmasıdır. Nida Cümleyi güçlendirmek için ünlem ve seslenme yapılmasıdır. Tecahül Arif Aslında bilinen bir olayın, bilinmiyormuş gibi yapılmasıdır. Söze Dayalı Edebi Sanatlar Cinas Yazılışı aynı ancak anlamları farklı sözcükleri bir arada kullanma sanatıdır. Aliterasyon Ses ve hecelerin tekrarlanarak kullanılmasıdır. Söz Sanatları Örnekleri Söz sanatları Türk edebiyatının bütün dönemlerinde, farklı baskınlıklarda, kullanılmaktadır. Bu kapsamda yaygı olarak kullanılan söz sanatlarına ait örnekler aşağıda sıralanmıştır. - Cennet kadar güzel ülkemiz. Teşbih - Şakaklarıma karlar yağdı. İstiare - Vapur, Karşıyaka’ya yanaştı. Mecazı Mürsel - Şu karşımda duran, taş bağırlı dağ mısın? Kinaye - Gül dile geldi, bülbülün aşkından. Teşhis - Beyaz gerdanına bir tane de be gerek. Tevriye - Güzel bir gün olsun diye, çiçeklenmiş tüm tomurcuklar. Hüsni talil - Ölüm indirmede gök, ölü püskürmede yer. Mübalağa - Ey Seymenler diyarı hey! Nida - Kül edip ele beni, sevdirme ele beni. Cinas
Edebi Metinler Sanatsal Metinler İle Öğretici Metinler Arasındaki Farklar Nelerdir ? Edebi metinler okuyuda estetik bir haz uyandırmayı amaç edinen ve duyguları harekete geçirmeye yönelik olarak yazılan metinlerdir . Öğretici metinlerde ise herhan gi bir konu hakkında okuyucuyu bilgilendirme amacı vardır . Edebi metinler ile öğretici metinler arasındaki farkları şu şekilde sıralayabiliriz - Edebi metinler okuyucuya estetik zevk vermek amacı ile yazılırken , öğretici metinlerin yazılma amacı okuyucuyu bir konu ile ilgili olarak bilgilendirmektir . - Edebi metinlerde anlatılanlar gerçek hayattan alınabileceği gibi kurgulanmış da olabilir ancak öğretici metinlerde kurgu olmaz . Anlatılanlar var olan gerçeklerdir . - Edebi metinlerde öznel bir anlatım ağır basarken , öğretici metinlerde nesnel anlatım ön plana çıkmaktadır . - Edebi metinlerde değişiklik yapılabilir ama öğretici metinlerde değişiklik çok fazla yapılamaz . - Edebi metinlerde kelimelerin mecazi anlamları ve imgeler sıkça kullanılırken öğretici metinlerde kelimeler gerçek anlamları ve terimsel anlamları ile kullanılır . - Edebi metinlerde öyküleyici ve betimleyici anlatım biçimi kullanılırken , öğretici metinlerde açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimi ağır basmaktadır . - Edebi metinlerde sanatsal bir dil kullanılır ve yazarın özgünlük kaygısı vardır ancak öğretici metinlerde yazar üslup kaygısı taşımaz . - Edebi metinlerde söz sanatlarından sıkça yararlanılırken , öğretici metinlerde söz sanatlarına yer verilmez . - Edebi metinlerde dil sanatsal işlevde kullanılırken , öğretici metinlerde dil göndergesel işlevde kullanılır .
Edebi Metin Türleri Çeşitleri 1. Bilgi Aktarma Amaçlı Metinler Bu tür metinlerde amaç okuyucuya bilgileri, gerçekleri sunmak; bir duygu ya da düşünceyi tam olarak aktarmaktır. Bu metinlerde, nesnel bir anlatım egemendir. Bütün sözcükler gerçek anlamlarıyla karşımıza çıkar. Bilgi aktarma amaçlı metinlerde; açıklayıcı, tartışmacı anlatım biçimlerine geliştirirken; konunun bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi için tanımlama, karşılaştırma, örnekleme, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma gibi yöntemlerden faydalanılır. Makale, inceleme, rapor gibi bilimsel türler; tarih, coğrafya eserleri ve ders kitapları, gazete ve dergi haberleri bu amaçla yazılmış metinleri kapsar. 2. Bilgiyi Denetleme Amaçlı Metinler Denetleme; kontrol etme, eksik yanlarını ortaya çıkarma amacıyla inceleme, araştırma ve değerlendirme demektir. Bu inceleme, araştırma ve değerlendirmeyi günlük yaşamın her aşamasında sıkça yaparız. Değerlendirme yapabilmek için o konu hakkında her şeyden önce bilgi sahibi olmalıyız. Bir şeyi dikkatle okumadan görmeden ve işitmeden doğru bir yargıya varmak imkansızdır. Denetleyicinin bilgi dağarcığı geniş olmalıdır. Uyanık ve ince bir zekaya, sağlam bir mantığa sahip bulunmalıdır. Tarafsız kalmasını bilmelidir. Ayrıca sabit fikirli olmamalı, her dönem ve ortamda toplum değerleriyle birlikte kendini yoklamalı ve yenilemelidir. Denetleyici, eseri iyi tanımalı eserle ilgili yazılı ve sözlü kaynaklardan sağlam bilgiler toplamalı. Bu sağlam bilgilerin ve kendi kültürünün ışığı altında eseri inceleyerek doğru bir yargıya varmaya çalışmalıdır. * Öznel yaklaşımda denetleyici, kişisel beğeniler, duygular açısından metne yaklaşır. Bu yaklaşım görecelidir, kanıtlanamaz. * Nesnel yaklaşımda denetleyici kanıtlara dayanmalı, bilimsel verilerden yararlanmalı, duygularını karıştırmamalı ve tarafsız olmalıdır. Aktarılan bilgilerin değerini ortaya çıkaran şüphesiz denetlemedir. Eleştiri, inceleme, araştırma, rapor, röportaj vb. yazılar Bilgiyi Denetleme Amaçlı Metinlere örnektir. 3. İletişim Kurma ve İletişim Sürdürme Amaçlı Metinler İletişim kurma ve sürdürme amaçlı metinlerde amaç; duyurulmak, açıklanmak istenen iletinin kendisidir. İletici, iletisini alıcı çözücü'ya ulaştırmak için konuyu ve dili bir araç olarak kullanır. Başka deyişle ileticiyi konuşmacı ya da yazar iletişim kurmaya iten temel neden kurulmuş bir iletişimi sürdürmektir. İletişim kurma amaçlı metinler sözlü ya da yazılı olabilir. Yazılı metinlerde, ileti amacı açıkça belirtilebileceği gibi metnin tümüne sindirilmiş olabilir. Sözlü metinlerde ise dilin iç ve dış yapısını etkileyen etmenler göz önünde bulundurulur. Ses, ton, vurgu, jest, mimik, ünlem... İleti yanlış anlaşılmamalı; çözücünün zihnindeki her türlü soruya cevap vermelidir. İletinin amacına ulaşabilmesi için; iletici ile iletiyi çözenin yollarının aynı olması ve bir noktada kesişmesi gereklidir. İleti çözücüye ulaştırılırken tanımlama, örneklendirme, karşılaştırma, tanık gösterme, nesnel verilerden yararlanma, neden-sonuç ilişkisini gösterme gibi düşünceyi geliştirme yöntemleri kullanılmalıdır. İletişimi kurma ve sürdürme amaçlı metinler sözlü ve yazılı iletişime dayanan tüm metinleri içerir. Sözlü iletişime dayalı metinlere tanışma, tartışma, karşılıklı konuşma vb. metinleri; yazılı iletişime dayalı metinlere ise dilekçe, mektup, davetiye, tebrik, özgeçmiş yazıları ile gazete ve dergi haberleri, ilanlar örnek verilebilir. 4. Davranış Geliştirme Amaçlı Metinler Bu tür metinlerde okuyucunun ya da dinleyicinin kanılarını değiştirmek veya onu bir yönden etkileyerek onda birtakım davranışların gelişmesini sağlamak amaçlanır. Bu amaca ulaşmak için de özellikle eylem ve ünlem ağırlıklı sözcüklere önem verilir, insanda birtakım çağrışımlar uyandıran, duygu değeri ağırlıklı sözcük ve cümleler seçilir. Açıklama gibi bilgiye yönelik metinler; öyküleme, betimleme gibi sanatsal anlatım biçimleri bu amaca yönelik hazırlanabilir. Bu metinlerde benzetme, ilgi kurma, karşılaştırma, örnekleme, soru sorma gibi duygu ya da düşünceyi geliştirme yöntemlerinden biri ya da birkaçı bir arada kullanılabilir. Bir savaş öncesi komutanın askerlerine, bir maç öncesi takım çalıştırıcısının sporcularına yaptığı konuşmalar; bir din adamının dinsel nitelikli konuşması, karşısındaki insanları bir hedefe yöneltmek, motive etmek içindir. Bunlar davranış geliştirme amaçlı metinlerdir. 5. Estetik Yaşantı Oluşturma Amaçlı Metinler Estetik, güzel duyu demektir. Mantık, gerçeğe ermek için akla nasıl yol gösteriyorsa estetik de güzeli bulmak için duyuya öyle yol gösterir. Çünkü insanlar dünyayı güzel ve çirkin yönleriyle algılar. Estetik duyu bize bu konuda yol gösterir, güzele ve güzelliğe ulaşmamızda yardımcı olur. Bir eserin estetik eser olabilmesi için alıcıya zevk vermesi gerekir. Estetik bir eserin bizde uyandıracağı yaşantıya estetik yaşantı diyoruz. Bu yaşantı faydacı bir tutumdan bütünüyle uzak kalmakla gerçekleşir. Estetik yaşantı oluşturan metinleri ondan şu veya bu şekilde yararlanmak, onu kullanmak amacıyla okumayız. Dikkatimiz sadece eserin kendisine dönüktür. Eseri keyif zevk için okuruz. Bütün sanat eserlerinde estetik değer vardır. Edebiyat da güzel sanatların bir kolu olduğuna göre bu özelliği edebiyatın bütün ürünlerinde görmek mümkündür. Çünkü edebi metin öğretici metnin tam tersidir. Edebi metnin amacı öğretmek değil, güzelliği yaşatmaktır. Edebi metin dilin anlatım imkanlarının alabildiğince güzel kullanıldığı kurmaca bir yaşantı sunar. Bu yaşantı ne gerçeğin kendisidir ne de büsbütün onun dışındadır. Bize dil zevkini tattırır, beğenimizi geliştirir. Şair ve roman yazarı olaylara öyle biçimler verir ki göz duraklamak zorunda kalır, bakmaktan zevk alır; kulak yalnızca dinlemek İster; zihin faydacılıktan uzaklaşarak anlamanın merak ya da hayret etmenin hazzını tadar. Artık olay bir olay olmaktan çıkmış, düzen ve canlılık dolu bir an, bir yaşam parçası durumuna gelmiştir. Estetik amaçlı metinler, güzel sanatların içinde en çok müzikte; edebi eserlerden de şiirde ve tiyatroda görülür. Müzikte estetiği sağlayan ritim, melodi ve armonidir. Şiirde, sözcükler arasındaki uyum,ölçü, uyak vb. dir. Tiyatroda ise sözle eylemin göz ve kulakla aynı anda algılanmasıdır. Edebi eserlerin tümü bu metin türünde oluşturulur. Estetik, edebi eserlerde iç yapı ile ilgilidir, insanın duygu ve düşüncelerine güzellik katar. Bir yanıyla da metnin dış yapısı ile ilgilidir, göze hitap eder. Aslında estetik anlamıyla güzellik bireyin nesneyi algılayışına ve içinde yaşadığı kültürel ortama bağlıdır. Metinlerdeki estetik duyguları algılayabilmek için bireyin istekli olması gerekir. Aksi durumda estetik kavramı birey için sınırsız bir hayal olur. Öyleyse estetik, güzel ve hoş olanı ele alır. Bilgiyi denetleme amaçlı metinler ise doğru ve yanlışı ele alır. Roman ve öykü gibi sanatsal metinler de estetik yaşantı oluşturmayı amaçlar. 6. Bir Düşünceyi Savunma, Karşı Çıkma Amaçlı Metinler Bu tür metinlerde ele alınan bir düşünce savunulur ya da bir düşünceye karşı çıkılırken tartışmacı anlatım biçimi kullanılır. Düşünceyi geliştirirken ilişki kurma, karşılaştırma, kanıtlama ve tanık gösterme gibi yöntemlerden birine ya da birkaçına başvurulur. Bu metinler; makale, fıkra, söyleşi, eleştiri, deneme gibi yazınsal türlerde karşımıza çıkar. Metinlerde birbirine karşıt iki düşünce ele alınabileceği gibi bir düşüncenin iki yönü de ele alınıp işlenebilir. Bir düşüncenin doğrulanması, savunulması ya da bir düşünceye karşı çıkılması amaçlanan metinlerde iki görüş vardır. Bunlar tez ve antitez olarak adlandırılır. Tez savunulan, antitez ise karşı çıkılan görüştür. Bu tür metinlerde önce karşı çıkılan görüş, sonra savunulan görüş ortaya konur.
Edebi metinler Metin ve Yazar Edebi metinler Metin ve Yazar Her edebî eser, yazarının hayatından, hayata bakış açısından, gözlemlerinden az çok izler taşır. Her metin; yazarının hayatının, kültürünün, zevkinin izlerini taşır. Bunun için yazarın, sanatının oluşmasında etkili olan hayat hikâyesinin bilinmesinde yarar vardır. Bir edebî metnin tamamen yazarın hayatının ve kişisel özelliklerinin yansıması olduğunu düşünmek yanlıştır. Bunun yanı sıra edebî metinde yazarın kendi hayatını yansıtmadığını düşünmek de o kadar yanlıştır. Olay çevresinde oluşan edebi metinlerde, bazen yazar ile metin arasında benzerlikler bulunur. Roman, hikâye ve tiyatro eserlerinde karşımıza çıkabilecek bu özellik bir belge niteliği taşımaz. Olay çevresindeki edebi metinlerin tümü kurguya dayalıdır. Dolayısıyla gerçek hayat örnek alınarak yazılmış olsa bile bu yeniden kurgulanmıştır. Eğer yazar anlattıklarının birebir gerçek olduğu iddiasında ise zaten anlattıkları bizim konu aldığımız edebi metinlerin dışında tarih veya hatıra olarak değerlendirilir. Örneğin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun, Halide Edip Adıvar’ın roman ve hikâyelerinde Kurtuluş Savaşı dönemi öncesi ve sonrasıyla, Türk toplumundaki sosyal değişmelerle birlikte dile getirilir. Bu anlatılanlar dönemin gerçekliğinin yorumlanarak dönüştürülmesidir. Bunlardan dönemin sosyal ve siyasal hayatı öğrenilemez. Ancak yazarlar sanat dünyalarını bireysel deneyimleri ve dönemlerinin gerçeklerinden hareketle oluştururlar. Bu da o dönemde kullanılan eşya ve görünüşlerden yararlanmalarını gerekli kılar. Yazarların yaşadıklarından etkilenmeleri, olay çevresinde oluşturulmuş metinlerde bunları anlatmaları doğrudan doğruya değildir yaşadıklarını yenden kurgulaması ve yaşadıklarından yaptıkları seçki söz konusudur. Olay çevresinde oluşan edebi metinlerde belge niteliğinde yaşanmışlık yoktur; ancak yaşananlardan etkilenme söz konusudur. Anlatmaya Bağlı Edebî Metin Örneklerini İnceleme Anlatmaya Bağlı Edebî Metin Örneklerini İnceleme Bir olayı anlatmaya dayanan edebi metinler masal, destan, halk hikâyesi gibi metinlerdir. Bu metinler dış dünyaya ait olayları kişi, zaman ve mekâna bağlı olarak okuyucuya aktarır. Destan ve masalla başlayan bu tür romana kadar gelen bir çizgi takip etmiştir. 1. ROMAN Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların yer, zaman ve kişiye bağlanarak anlatıldığı uzun soluklu eserlere roman denir. Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak anlatılır. Romandaki bütün olaylar belli bir olay etrafında gelişir. Ana olay etrafında olaycıklar vardır. Şahıs kadrosu geniştir. Kahramanlar tüm yönleriyle tanıtılır. Zaman olarak geri dönüşler olur. Romanlar çeşitli türlere ayrılır; Tarihi Roman Konusunu tarihten alır. Sosyal Töre Roman Toplumun yaşayış tarzı, gelenek, görenek ve törelerin ele alındığı romanlardır. Psikolojik Roman Ruh çözümlemelerinin yapıldığı romanlardır. Egzotik Roman Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve insanlarını anlatan romandır. Tezli Roman Bir görüş veya düşünceyi savunan romandır. Polisiye Roman Konularını polisi ilgilendiren olaylardan alan romanlardır. 2. HİKÂYE Olmuş ya da olması mümkün olan olayları anlatan, romana göre daha kısa olay yazılarıdır. Romanda birden fazla olay varken hikâyelerde çoğunlukla tek bir olay vardır. Şahıs kadrosu romana göre dardır. Hikâyede ayrıntılara girmekten sakınılır, kişiler çoğu zaman hayatlarının belli bir anı içinde anlatılır. İki tür hikâye görülür a Olay Hikâyesi Klasik Hikâye Maupassant tarzı da denir. Olay esastır. Bizdeki temsilcisi, Ömer Seyfettin’dir. b Durum-Kesit Hikâyesi Çehov tarzı da denir. Olaydan çok insanın belli bir zaman dilimindeki durumu anlatılır. Bizdeki temsilcisi, Sait Faik Abasıyanık’tır. 3. MASAL Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan eserlere masal denir. Özellikleri Masallar, meydana geldikleri zaman bir kişinin malıyken, yaygınlaştıkça, yöreden yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe halkın malı olur. Masal, anonim bir türdür. Olaylar hayal ürünüdür. Kahramanlar insanüstü nitelikler gösterir. Masallarda genellikle iyilik-kötülük, doğruluk- haksızlık- adalet- zulüm, alçakgönüllülük – kibir gibi zıt durumların temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden veya insanların ulaşılması güç hayallerinden söz edilir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir. Anlatımda genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş zaman kipi -mişli geçmiş kullanılır. Anlatım kısa ve yoğundur. Masal kişileri her tabakadan seçilebilir. Masallarda cinler, periler, devler de rol alır. Masalların bir kısmı hayvanlarla ilgilidir. Masalların çoğu “ bir varmış, bir yokmuş…” ya da “ evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…” gibi ifadelerle başlar. Bunlara tekerleme denir. Tekerlemeden sonra olay ve dilek bölümleri gelir. Türk masallarında dilek bölümü ya “onlar ermiş muradına…” ya da “gökten üç elma düştü…” biçiminde başlar. Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez. Evrensel konuların işlendiği masallarda eğiticilik esastır. Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır. Masallar bu yönüyle didaktik öğretici bir nitelik taşır. Günümüzde belli bir kişinin ortaya koyduğu yapma masallar da yazılmaktadır. 4. HALK HİKÂYELERİ Hikâye türünün en eski örnekleri olan ve destandan modern hikâyeye geçişi sağlayan anonim eserlerdir. Başka bir tanım yapacak olursak; Türk edebiyatı ürünleri içinde itibaren görülmeye başlanan, genellikle âşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere anlatılarak nesilden nesile intikal eden, yer yer masal ve destan özellikleri gösteren hikâyelerdir. Özellikleri Türk edebiyatında bu özelliğe sahip ilk örnek Dede Korkut Hikâyeleridir. Genellikle aşk konusunun işlendiği halk hikâyelerinde zaman zaman kahramanlık konularıyla dini konuların işlendiği de görülmüştür. Nazım-nesir karışık olarak anlatılan bu hikâyelerin gelişip yayılmasında saz şairlerinin önemli bir fonksiyonu vardır. Hikâyenin kahramanı âşık olur, sevgilisine kavuşma yolunda çeşitli maceralara girer, sonunda kavuşur veya kavuşamaz ama hikâye de orada biter. Halk hikâyelerinin destan döneminin kapanmasından sonra ortaya çıktığı kanaati yaygındır. Nitekim Türk edebiyatında halk hikâyelerinin en eski örneği sayılan Dede Korkut Hikâyeleri de destandan halk hikâyeciliğine geçiş dönemi ürünü olarak kabul edilmektedir. Halk hikâyelerini destanlardan ayıran özellikler Mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması, Nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık kazanması, Şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır, Kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer verilmesi, Hikâyedeki manzum kısımların genellikle saz eşliğinde dile getirilmesi, Değişik bir anlatılma üslup ve geleneğinin olması, Belli yerlerinde tekerleme adı verilen belli söz kalıplarının bulunması gibi hususlarda ayrılmaktadır. Halk hikâyeleri konularına göre dört çeşittir a. Aşk Hikayeleri Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve Selvi, Tahir ile Zühre, Âşık Garip Hikayesi, Aşık Kerem Hikayesi, Elif ile Mahmut… b. Dini-Tarihi Halk Hikayeleri Hayber Kalesi, Kan Kalesi, Battal Gazi, Danişmend Gazi, Hz. Ali ile ilgili diğer hikâyeler… c. Kahramanlık Hikayeleri Köroğlu Hikâyesi d. Destanî Halk Hikâyeleri Dede Korkut Hikâyeleri NOT Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine geçişin ilk ürünü Dede Korkut Hikâyeleri’dir. Bu nedenle Dede Korkut Hikâyeleri özel bir önem taşır. Mesnevi Türünün Şiirle Ortak ve Şiirden Farklı Yönleri 1 Şiirle benzer yönü Redif, kafiye, ölçü, ses ve söyleyiş gibi ahenk unsurlarının ve yapınazım birimi unsurunun benzer olması. 2 Şiirle farklı yönü Mesnevide bir olay örgüsünün bulunması ve bu olay örgüsüne bağlı kişi, zaman, mekân unsurlarının bulunması. 5. DESTAN Bir milletin başından geçmiş ve toplumda derin etki bırakan savaş, göç, afet, kıtlık gibi olayların etkisiyle söylenmiş, kimi zaman da bir kişinin kahramanlıklarını anlatan uzun manzum hikâyelerdir. Destanlar; milletlerin tarihinde derin iz bırakmış önemli olayları harikuladeliklerle süsleyerek anlatan uzun, manzum, milli eserlerdir. Destan anlatıcısı ozan akın veya baksı onu bir kopuz eşliğinde söyler. Bir takım mimik, jest ve taklitlerle anlatımını kuvvetlendirmeye çalışır. Masallarla destanlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar Masal ile destan arasında şu benzerlik vardır Destanlarda, masal kahramanı olarak bilinen perilerin yaşayışına benzer bir hayat süren destan kahramanları vardır. Oğuz Destanı’nda Oğuz’un evlendiği kızlar gibi. Masal ile destan arasındaki farklar Masal konuları çeşitli olmasına rağmen destan konularında kahramanlığa fazla yer verilir. Umumiyetle milletlerin mazisindeki önemli olaylar ve büyük kahramanlar etrafında destanlar teşekkül eder. Masal kahramanlarının hayali olmasına karşılık destan kahramanlarını biz tarih sayfalarında bulabiliriz. Oğuz Kağan gibi. Destanlar daha hacimli olur. Pek çok olayın anlatıldığı destanların hacimleri de uygun olarak geniş bir yer kaplar. Destanlar manzum olurlar, masallardaki durum ise tamamıyla tersidir. Masallarda manzum kısımlar yok denecek kadar azdır. Masalların benzerlerine başka milletlerde de rastlanıldığı halde destanlarda durum farklıdır. Destanlar millidir. Bir millete aittir. Romanlarla destanlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar Roman ile destan arasında şu benzerlik vardır Her iki türün yapısının da olay örgüsü, kişiler, zaman ve mekân unsurlarından oluşmasıdır. Roman ile destan arasındaki farklar Destanda bir milleti derinden etkileyen olaylar işlenirken romanda konu sınırlaması söz konusu değildir. Destanın doğal gerçekliği bulunmazken romanda doğal gerçeklik ve kurmaca gerçeklik birlikte işlenir. 6. MANZUM HİKÂYE Manzum Hikâye; bir mekân, bir zaman ve kişiler etrafında gelişen olay örgüsünü şiir halinde anlatan nazım biçimidir. Türk edebiyatında Tanzimat sonrasında gelişen bu türün en güzel örneklerini Tevfik Fikret ve Mehmet Akif Ersoy vermiştir. Manzum hikâyelerin öykülerden tek farkı manzumşiir biçimde yazılmış olmasıdır. Bu tür hikâyelerde didaktik şiir özelliği görülür. Tarihi Bu tür için ilk adımları Recaizade Mahmud Ekrem ile Muallim Naci atmıştır. Bu tür Servet-i Fünun döneminde etkili hale gelmeye başlamıştır. Mehmet Akif Ersoy’un ise Küfe, Seyfi Baba, Mahalle Kahvesi, Hasta gibi önemli manzum hikâyeleri bulunmaktadır. Temsilcileri En önemli temsilcileri Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik Fikret’tir. Bunun yanında Beş hececiler de bu türe katkıda bulunmuştur. Özellikleri Manzum hikâyeler edebi metinlerdir. Konu ve özellik bakımından hikâye ile aynı özellikleri gösterir. Tanzimat’tan sonra ortaya çıkan bu manzume türü kafiyeli ve redifli, şiir biçiminde hikâye yazmak amacını güder. Manzum hikâyelerde şairler ya bir olayı anlatırlar ya da bir öğüt verme çabası güderler. Manzum hikâyeler genellikle bir çevre tasviriyle başlar, o çevrenin kişileri anlatılır. Sonra olay anlatılır. Amaç okuyucuya bu bölümde ders vermektir. Bir hikâye gibi sonlandırılır. Manzum hikâyeler düşündürücü ve eğiticidir. Manzum hikâyeler belli bölümlerden oluşur. İlk bölümde anlatılmak istenen olaydan ve kişilerden bahsedilir. İkinci bölümde olaylar anlatılır, örneklerle tasdik edilir. Üçüncü bölümde ise olay son bulur ve okuyucuya ders vermeyi güden cümleler yer alır. Anlatmaya Bağlı Edebî Metin Örneklerini İnceleme, Anlatmaya Bağlı Edebî Metin Örneklerini İnceleme, Anlatmaya Bağlı Edebî Metin Örneklerini İnceleme, Anlatmaya Bağlı Edebî Metin Örneklerini İnceleme, Anlatmaya Bağlı Edebî Metin Örneklerini İnceleme
Açıklamalar ve örneklerle edebi sanatlar kitabı, Türk şiirinin dününü anlamak, bugününü anlamak için gereklidir; bu açık! Ancak, bu şiirin dünkü örneklerini kavramak, edebî sanatları doğru bilmekle mümkün görünüyor. Bütün dillerde edebi sanatlar, sözün güzellik kazanması açısından vazgeçilmez unsurlarıdır. Güzel dilimiz Türkçe de, günlük konuşmalarda bile mecaz, tevriye, kinaye, ta’riz, istiâre gibi edebi sanatlar vasıtasıyla söze parlaklık kazandırmaya çok elverişli bir dildir. Bu bakımdan edebi sanatların lisan ve edebiyatımızda yeri çok büyüktür. Hele Divan Edebiyatımıza ait bir parçanın zevkine edebi sanatları tanımadan varmak mümkün müdür? Kitapta önce edebi sanatların tarifleri yapılmış, daha sonra örneklerle detayı olarak açıklamaları verilmiştir. Edebi sanatların okuyucu tarafından iyice kavranmasını temin için de bolca örnekler verilmiş, verilen örneklerin şairleri, mesnevilerden alınan beyitlerin yerleri de belirtilmiştir. Kitap, üniversitelerin edebiyat fakülteleri lisans ve lisans üstü öğrencilerinin seviyeleri göz önüne alınarak hazırlanmış olmakla birlikte, ortaöğretim öğrencilerinin ve konuya ilgi duyan kimselerin istifadelerinin sağlanması da hedeflenmiştir. Bu kitap, okuyucularımızı, öğrendikleri bu edebi sanatlar sayesinde, şiirin derinliklerine nüfuz ederek edebiyat zevkinin doruklarına ulaştıracaktır. Yazar Numan KÜLEKÇİ Yayın Akçağ Yayınları Yayın Yılı 2011
edebi sanatları açıklama örnek metinlerde inceleme