çanakkale de yaşanmış hikayeler kısa
Yaşanmış İbretlik Kısa Hikayeler Yaşanmış ibretlik kısa hikayeler arasından en güzellerini seçmeye çalıştım bu iki hikaye gerçeten çok etkileyici sizde beğenerek ve ibret alarak okuyacaksınız. İnsanlık Dersi Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız
YARATILIŞSAVAŞI. Kainatın içinde olduğu, başı boş, ışık saçan ve içlerinde enerjiyi barındıran, bu karanlık boşluğu birazda olsun aydınlatan yıldızarı sarmalayan, zaman ve mekandan tamamen bağımsız bir kubbe. Uçsuz bucaksız zifiri karanlıkta sonsuzluğa doğru sürüklenmekte olan yıldızlar ve o yıldızların
Odama yerleştim. Çok geçmeden duş almaya karar verdim. Duşumu aldıktan sonra otobüsün vermiş olduğu yorgunluktan olacak ki uyumuşum. saat 6 civarı kalktım akşama doğru. Gerçi akşam demeye bin şahit ister. daha hava bile kararmamıştı. gidip bir güzel karnımı doyurdum. Artık sıra geceyi beklemeye gelmişti.
Ynt: Yaşanmış Komik veya Trajikomik Olaylar. Bir ekte benden.. 20 Mayıs günü Ortaköy Golden Horn Kokoreççisi'nde operasyon esnasında iken en üst katta, duyduğum anons beni kopardı. Ortaköy içinden gelirken sağa Beşiktaşa, sola köprüye doğru dönen yolda bir trafik ışığı var bildiğiniz üzere.
yaşanmış ve ders alınacak hikayeler. -Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba? "Yıl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de.. Orada savaşmak
my roommate is a gumiho sub indo drakorindo. Aşağıda yaşanmış türkü hikayeleri kısa kısaca olarak ele alacağız. Kırmızı Gül Demet Demet türküsünün hikayesi şu şekildedir Erzurum coğrafyasında tarımla uğraşan Mehmet, hasadını kervana katarak ticaret yapmaktadır. Günlerini bu çetin işle uğraşarak geçirmektedir. Tarım faaliyetlerini tek başına idare etmeye çalışmaktadır. Annesiyle arasında kopmaz bir sevgi bağı bulunmaktadır. Annesinin de Mehmet’e karşı hassasiyeti oldukça fazladır. Mehmet her gün işten dönerken annesi için kırmızı güller toplayıp getirmektedir. Demet demet kırmızı gül getirmesi annesinin hoşuna gitmektedir. Annesi ile Mehmet arasında güller, sevgi ve saygının simgesi haline gelmiştir. Bir gün hasat kervanıyla yola çıkmak zorunda kalan Mehmet ile annesinin arasına ayrılık girer. Annesi kervan dönene kadar kabuslar görür. Kervanın yıkıldığını, savrulduğunu, rüzgara kapıldığını görerek bin bir endişe ile kervanı de bu türküdeki sözlerle adeta ağıt yakar. Kervan dönene kadar bu böyle devam eder. Annesi sürekli ağıtlar yakar, kervan da dönmek nedir bilmez. Kırmızı Gül Demet Demet türkünün sözleri şu şekildedir Kırmızı gül demet demet, Sevda değil bir alamet, Balam nenni, yavrum nenni Gitti gelmez ol muhannet Şol revanda balam kaldı, Yavrum kaldı, balam nenni… Hastane Önünden İncir Ağacı türküsünün hikayesi şu şekildedir Yozgat şehrinde küçük yaşlarda beşik kertmesi yapılan iki çocuk, büyüdüklerinde de birbirlerini sevmeye devam ederler. Gencin askere gitme çağı gelince kızdan ayrı düşmek durumunda kalır. Bu nedenle çeşitli üzüntü ve kederler içine girer. Çünkü kızın ailesinden şüphe etmektedir. Ayrı düşmenin acısına katlanamayacağını düşünmektedir. Her şeye rağmen gitmek askere gitmek zorundadır. Komşu kızıyla beşik kertmesi olan genç, askere gitme çağından kızdan ayrı düşmek durumunda kalır. Yozgat’tan asker vazifesini yapacağı yere gider. Beşik kertmesi olduğu sevdiği kızdan ayrılmanın acısını yaşar. Sürekli onu düşünür. Onu başka birine vermelerinden korkar. Onu başka bir evliliğe zorlamalarından korkar. Bir gün hastalanır. Hava değişimi için Yozgat’a gelir. Kızın ailesi kızı göstermek istemez. Daha çok hastalanır, endişe bütün vücudunu sarar. Tedavi görmek için İstanbul’un hastanelerinden birine gelir. Verem olduğu anlaşılır. Çektiği ızdıraplar onu verem yapmıştır. Hastanede günler geçmek bilmez. Hastane bahçesinde bir incir ağacı bulunmaktadır. Bu incir ağacıyla vakit geçirip oyalanmak isterken türküler söyler. Bu türkü de o şekilde söylenen türkülerden biri olmuştur. Verem hastalığından kurtulamaz ve ayrılık acısını yaşayarak ölür. Cenazesi de İstanbul’da kalır. Hastane Önünde İncir Ağacı türkünün sözleri şu şekildedir Hastane önünde incir ağacı Doktor bulamadı bana ilacı Baş tabib geliyo zehirden acı Garip kaldım yüreğime dert oldu Ellerin vatanı bana yurt oldu Mezarımı kazın bayıra düze Benden selam söyleyin sevdiğim gıza Başına koysun, karalar bağlasın Gurbet elde kaldım diye ağlasın Kara Tren türküsünün hikayesi Yıl 1915, Osmanlı birçok cephede savaştığı her türden levazımın gerekli olduğu gibi her şeyden önce de savaşacak asker lazımdı. Büyük kayıpların verildiği, gidenlerin geri dönmediği çoğunun akibeti bilinemediği günler.. İnsanımız istasyonlarda sabahlıyor.. Ümitle beklenen kara trenler kara haber getiriyor çoğu zaman. Anaların, bacıların, eşlerin, gözleri ağlamaktan fersiz düşmüş çaresiz bekleyişi… Bekledikleri bir defa ölmüş ama o her kara tren gelişinde bir defa daha ölen kadınlarımız. Yorgun, bitkin ve başı eğik kara tren acı bir çığlık atarak uzaklaşıyor. İnadına yaşatılmaya çalışılan ümitleri, o korkunç bekleyişleri bir ağıta dönüşüyor; Kara tren gecikir belki hiç gelmez… Dağlarda salınır da derdimi bilmez Dumanım savurur halim hiç görmez Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez.. Cemalim Türküsü Hikayesi Türkü, öldürülen Cemal’e, karısı Şerife tarafından yakılmıştır. Şerife, 90 yıldan fazla yaşamış, 30 Kasım 1993 günü vefat etmiştir. 14-15 yaşlarında Cemal’le evlenmiş, mutlu geçen birkaç yılı Cemal’in öldürülmesiyle sona ermiş, bu hadiseden sonra bir oğlu ile ortada kalmıştır. Bu hadisenin oluş şekli ve ona yakılan ağıtı/türküyü bana, Şerife’nin daha sonra evlendiği Hayrullah’tan olan oğlu İsmet Aksoy göndermiştir. Cemal’in öldürülme hadisesi ve türkünün tam metni şöyledir Ürgüpün Karlık köyünün eşrafından ve varlıklı bir ailesinden olan Cemal, kalleşlikle öldürülür. Herkesçe sevip sayılan Cemal’in ölümüne yanmayan kalmaz. Eşi Şerife acılarını yaktığı ağıtla hafifletmeye çalışır. Yetim kalan oğlu Mustafa da, birkaç yıl sonra hasat zamanı bir atın tepmesi sonucu ölmüştür. Ağıt, Şerife’nin ikinci kocası Hayrullah’ın sonraki yıllar Refik Başaran’a “Herkese bir türkü okudun ama, bana okumadın.” diye sitem etmesi üzerine Cemal türküsünü plağa okur. Cemal Hayrullah’ın aynı zamanda amcasıdır. Onun öldürülüşü Şerife kadar Hayrullah’ı da etkiler. Şerife’nin türkünün her çalınışında gözünden iplik iplik yaşlar akıtmasını, Cemal’i bir türlü unutamamasını daima anlayışla karşılamıştır. Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar Eski zamanlarda Malkara’da 15 yaşlarında Zeynep isimli güzel bir kız vardır. Bir gün köyde Ağa’nı bir düğünü olur. Düğünde eğlenceler ve at yarışları yapılır. At yarışlarına uzaklardan gelen Ali adında bir genç te katılır. Ali gönlünü düğünde gördüğü Zeynep’e kaptırır. Köyüne dönünce babasına Zeynep’i istetir. Ali’nin Köy’ü uzak olduğundan Zeynep’in ailesinin pek gönlü olmaz ama gönüllü gönülsüz verirler. Düğün yapılır, Zeynep Aili’ni köyü’ne gelin gider. Ancak ailesinden ayrı olmaya alışık olmayan Zeynep tam yedi yıl ailesini göremez. İçindeki hasret büyüdükçe türküler yakmaya başlar, düğünlerde söyler. Zeynep’in kocası Ali’de bu duruma aldırış etmez, yeri geldilçe Zeynep’i döver, O’nu hor görür. Zeynep üzüntüsünden hastalanıp yataklara düşer. Çevredekiler en sonunda dayanamayıp Zeynep’in anasını, babasını çağırırlar. Annesi bası geldiğinde Zeynep onlara bu türküyü mırıldanır ve bir daha da iyileşemez. Bu duruma çok üzülen çevresindeki halk bu türküyü dilden dile günümüze kadar aktarmıştır. Çanakkale Türkü Hikayesi İçin Tıkla Hey Onbeşli Türküsünün Hikayesi İçin Tıkla Sarı Gelin Türküsünün Hikayesi İçin Tıkla Yazımı Kışa Çevirdin Leylam Türkü Hikayesi Çökertme Türküsü Hikayesi İçin Tıkla Burçak Tarlası Türküsünün Hikayesi İçin Tıkla Ilgaz Türküsünün Hikayesi Tıkla Süt İçtim Dilim Yandı Hİkayesi Yangın Olur Biz Yangına Gideriz Hikayesi Kara Tren Türküsü Hikayesi İçin Tıkla Ah Yalan Dünya Türkü Hikayesi İçin Tıkla Yaşanmış Türkü Hikayeleri Kısa Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.
Çanakkale Savaşı Yaşanmış Hikayeleri TE’YİD-İ İLAHİ İLAHİ YARDIMLAR Çanakkale müstahkem mevkî kumandanı Mirlivâ Cevat Paşa, Boğaz’a çöreklenen düşman donanmalarının bombardımanları karşısında melûl ve mahzûn bir hâlde iken aşırı yorgunluktan dolayı hafif bir uykuya dalmıştı. Rüyâsında hâtiften bir ses işitti “–Ey Cevat! Sizler Allah Teâlâ’nın yüce kelâmına hürmet ve tâzim edersiniz. Bunun […]18 Mart Çanakkale Zaferi Zorlu koşullara ve büyük kayıplara rağmen tarihe geçen bir zafer kazandığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi anlamı ve önemi geçmişten günümüze unutulmayacak izler bırakmıştır. Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği bölümü olarak bilinir. Bu savaşlar Türk’ün sayısız zafer, şan ve şerefle […]Çanakkale Destanı; “ARTIK DÜŞMAN DEĞİLSİNİZ” Andre Lemoine’nin Bir Anısı 18 Martta batan Fransız gemisinden 20 kişilik bir denizci sahile çıkmaya muvaffak olmuştu. Ama karaya ayak bastıkları anda Türk askerlerini de karşılarında buldular. Bu olayı Andre Lemoine şöyle anlatıyor. “Sahile çıktığımız zaman bitkindik. Bir taraftan üzerimizden akıp giden mermiler, diğer yandan […]Mustafa Kemal Atatürk Anlatıyor “BOMBASIRTI “ Çanakkale Savaşı’nı kazandıran yüksek ruh… “Bombasırtı olayı 14 Mayıs 1915 çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulamamacasına hepsi düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine […]Çanakkale Savaşı ve Bir Anzak Askerinin İbretlik Mektubu Bir anzak askerinin Çanakkale savaşı sırasında ailesine yazdığı mektup.. 10 AĞUSTOS 1915 – GELİBOLU Sevgili ve bir zamanlar mutlu ailem; Gelibolu cehenneminden hepinize merhaba! Bu mektubu size yazmak niyetinde değildim. Aslında ben artık kimseyle konuşmak kimsenin, kimsenin yüzünü görmek istediğimden de emin […]Kendi Ağzından, Bir Çanakkale Gazisinin Hikayesi Adı anıldığında yüreklerin titrediği şehirdir Çanakkale. Ülkenin hemen her yanı mahşer yeri adeta. Kafkasya cephesinde Ruslar taarruzda, Seddülbahir’de Türk askerleri düşman saflarını topa tutuyor. Bir diğer cephe ise Irak. Birinci Dünya Savaşı, dört taraftan kuşatmış imparatorluğu. Lakin asıl mahşer Çanakkale’de yaşanıyor. Okunma Sayısı Anıtı ve Mezarlığı Çanakkale Savaşları sırasında 25 Nisan 1915 günü Anzak Koyu’na çıkartma yapan Anzaklar, kendisine çekilme emri verildiği halde bu emri dinlemeyen Mustafa Kemal Atatürk tarafından Conkbayırı’nın güney eteklerinde durdurulmuştur. Atatürk, cephanesi biten ve geri çekilmeye başlayan askerleri durdurarak “Kurşununuz yoksa süngünüz var” sözünü burada söylemiştir. Daha sonra […]Çanakkale Hikayeleri; Anzaklı Ömer’in Hikayesi 1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD’ye giden Doktor Ömer Musluoğlu görev yaptığı hastanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor Okunma Sayısı 827“Yirmi Beş Kuruş” un Hikayesi Hikaye oku Ağlaya ağlaya okuyacağınız, tarihimizden gerçekleri anlatan bir hikaye. Okurken o anı yaşatan bir hikaye. Bu güzel hikayeyi okumadan geçmeyiniz lütfen…. Seferberliğin ilânıyla beraber, Ayvalık’taki 9. Tümen’e bağlı 23. Alay ağırlıklarıyla birlikte Soma’ya gelerek, trenle Bandırma üzerinden Tekirdağ’a sevk edildi. 23. Alay’ın Burhaniye’de bulunan […]Çok Güzel Bir Hikaye; “Anzaklı Ömer’în Hikayesi” Hikaye Oku Belki daha önce bu hikayeyi başka yerlerde okumuş olabilirsiniz, ancak defalarca okumaya değecek, okuyucuyu gururlandıran, hatta ağlatan bir hikaye. Okuyarak bu güzelliği yaşayınız. Türk olmanın nasıl bir şey olduğunu unutanlara hatırlatmak için, Türk olmanın tadına varmak için, lütfen okuyunuz. Bu hakiki […] Yazı dolaşımı
çanakkale de yaşanmış hikayeler kısa