diyaliz hastası diyalize girmezse ne olur

Van'da 22 yıldır diyaliz hastası olan Resul Bingöl, yetkililerden yardım istedi. İpekyolu ilçesine bağlı Şamranaltı Mahallesi'nde ikamet eden Resul Bayram, 22 yıldır böbrek hastası olduğunu ve diyalize bağlı yaşadığını ifade ederek, "Haftada üç kez diyalize bağlanıyorum. Çok zor durumdayım. Şimdiye kadar 10 kez AletliPeriton Diyalizi (APD): Bir makine yardımı ile uygulanan diyaliz tedavisi yöntemidir. Makine otomatik olarak karına sıvıyı verip ayarlandığı süre sonunda boşalmasını sağlayıp tekrar doldurmaktadır. Makine hastaya gece bağlanarak uyurken diyaliz yapılmasını sağlar. Kişi uyurken gece boyunca (8-10 saat) makine karın HemodiyalizTedavisi Olan Hastalarda Sıvı Alımı. Diyalize giren hastaların pek çoğunun hiç idrarı yoktur. Bu nedenle alınan su ve sıvı gıdaların miktarına çok dikkat edilmelidir. İki diyaliz arasında alınan kilo miktarının 1,5 – 2 kg’ı aşmamasına özen gösterilmelidir. Eğer daha fazla sıvı alınacak olursa hem Böylece diyaliz tedavisi ile hastanın sağlık durumu bir nevi kontrol altına alınır. Yapılan araştırmalarda ülkemizde 60.000’den fazla diyaliz hastası olduğu belirtilirken bu hastaların birçoğu diyaliz tedavisi nedeniyle işi, okulu veya sosyal çevresinden geri kalmaktadır. Uzun saatler süren diyaliz tedavisi genellikle İstanbul'da evde diyaliz hizmeti: Hem hasta hem devlet kazanıyor Dünyada yaygın olan ev diyalizi uygulaması İstanbul’da da başarıyla sürdürülüyor. my roommate is a gumiho sub indo drakorindo. GüncelDiyaliz hastasına psikolojik destek şart! Diyaliz nedeniyle işini, okulunu, sosyal çevresini kaybedenler, bu durumla baş etmekte zaman zaman zorlanıyor. Böbrek nakli olan hastalar ise kavuştukları bağımsız hayata ilk bir yıl uyum zorluğu yaşayabiliyor. Abone Ol İSTANBUL - Böbrek yetmezliği; hem diyaliz hem de nakil sürecinde hastaların birçok psikolojik sorun yaşamasına neden olabiliyor. Diyaliz hastalarının, nakil olanların ve hasta yakınlarının; gerektiği zaman psikolojik destek almaktan çekinmemeleri gerekiyor. Nakil konusunda bilgili olmak, diyaliz sürecinde uğraşlar edinmek, aileden destek almak ya da nakil sonrası sosyalleşmek gibi alınacak bazı önlemler bu süreci daha kolay atlatmada yardımcı olabiliyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönem organ yetmezliği hastaları katlanarak artıyor. Türkiye'de fazla diyaliz hastası var. Bu hastaların binlercesi kendileri için sağlıklı hayatın anahtarı olan böbrek naklini umutla bekliyor. Gerek diyaliz sürecinde, gerek organ bekleme gerekse organ nakli sonrasında bu hastaların birçok psikolojik sorunla boğuşmak zorunda kaldıklarını belirten Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, böbrek hastalarının psikolojik durumuyla ilgili şunları söylüyor “Böbrek naklinin amacı yalnızca böbreğin işlevlerini düzeltmek değil, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesini de iyileştirmektir. Organ naklinin, kronik böbrek yetmezliğinde iyi rehabilitasyon sağladığı, hastalar için doyurucu ve üretken bir yaşam oluşturduğu, diyalize göre ruhsal açıdan daha olumlu etkileri olduğu ve hastaların yaşam kalitesini arttırdığı görülmüştür. Diyaliz sürecinde ise çoğu hastanın gündelik yaşamının etkilendiği, işlerini bırakmak, okullarına ara vermek durumunda kalan hastalar olduğu bilinmektedir. Nakil olmadan önce hastalar diyalize bağlı bir hayat sürmek zorunda kaldıkları için; nakil sonrasında nakledilen böbrek, kişiyi “bağımsız kılan” bir organ olarak görülebilir.” BAĞIMSIZLIĞIN ANAHTARI ORGAN NAKLİ Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmesi gerektiğinde hasta yeni bir yaşam tarzına uyum sağlamak zorunda kalıyor. Diyaliz hastalarının yaşadığı sorunlar; maddi ve mesleki kayıplardan, sosyal etkinliklerde bozulmaya, aile ve arkadaşlardan uzaklaşmaya ve sağlığın belirsizliğine kadar uzanabiliyor. Kadıoğlu, “Gündelik etkinliklerde meydana gelen bu değişimlere hastanın tıbbi durumunun ciddiyeti de eklendiğinde çoğu hastanın psikolojik zorlanmalar yaşadığı görülmektedir. Bazı nakil hastaları için böbrek naklini takip eden ilk üç ay yoğun ilaç tedavisi, tedaviye uyum süreci gibi nedenler dolayısıyla zorlu geçse de; özellikle birinci sene sonunda diyaliz dönemine göre hastalar, fiziksel olduğu kadar psikolojik yönden de olumlu gelişim gösterirler. Organ nakli olan kişiler kendi gücünü yeniden kazanır, sosyal ve fiziksel etkinlikleri iyileşir” diye konuşuyor. UYUM SORUNU TEDAVİNİZİ AKSATMASIN! Kadıoğlu, organ nakli hastalarında psikolojik durumu göz önünde bulundurmanın neden önemli olduğunu ise şöyle anlatıyor Organ nakli olacak ve olmuş hastalara bakıldığında, çoğunun nakil öncesi kronik hastalıkla mücadele etmelerine bağlı olarak psikolojik anlamda ciddi zorluklar yaşamış olduğu görülmektedir. Öncelikle hayati bir organın işlevinin kaybı ve tanının söylenme süreci çoğu hasta için oldukça stresli geçmektedir. Organ nakline karar verildiğinde nakil hakkında bilgi almak, nakil operasyonunu beklemek ve hazırlanmak, nakil olmak ve nakil sonrası iyileşme dönemi de bazı hastalarda psikolojik zorlanmalara neden olabilmektedir. Nakil sonrasında ise organın yeniden işlevine başlaması, hastaneden çıkış ve hastane dışı hayatın yeniden başlaması, perhiz ve ilaç tedavisine uyum ve nakil sonrası kontrol muayeneleri hastaların çoğu için yeni bir uyum süreci gerektirmektedir. Nakil sonrası psikolojik yönden sıkıntısı olan hastaların tedaviye uyumları da iyi olmayabiliyor, ilaç tedavilerini aksatmaya ve sağlıklarına yeterli özeni göstermemeye başlayabiliyor. Bunun sonucunda nakledilen organın işleyişi de olumsuz etkilenebiliyor. Bu nedenlerle nakil olacak ve olmuş olan hastaların ve yakınlarının psikolojik takibi önem taşımaktadır” BÖBREK ALDIM DİYE SUÇLULUK DUYMAYIN Özellikle aile içi nakillerde, aile ilişkileri ve akrabalık konuları ön planda olmaktadır. Yapılan bazı araştırmalar; bir hastanın aile içinden nakil olmaya karar verdiğinde, kadavradan nakilden farklı olarak bir aile yakınına zarar vermekten dolayı suçluluk ve sıkıntı hissedebileceğini belirtmişlerdir. Hastanın vericisi önceden ilişkilerinin çatışmalı olduğu bir kişiyse, nakil sonrası hastanın psikolojik açıdan sıkıntılar yaşayabileceği görülmüştür. Nakil öncesinde alıcı-verici arasındaki ilişki olumlu ve çatışmalı değilken, naklin daha başarılı olduğu ve nakledilen organın çabuk bütünleşme gösterdiği bildirilmiştir. Aile içi vericisi olduğu halde özellikle kadavradan nakil olmak isteyenler ise sevdikleri birisine zarar gelmesinden ve nakil sonrasında vericiyle olan ilişkilerinde sorunlar var olmasından endişe duymaktadırlar. Eşinden böbrek nakli olmuş hastalarla yaptığımız bir çalışmanın sonuçlarına göre; eşlerin psikolojik durumlarının organ nakli sonrası birbirlerini etkilediği görülmüştür. Örneğin; verici olan eşin depresif bir bozukluğu varsa alıcının da depresyonda olma olasılığı yüksektir. Bu nedenle vericilerin de nakil sonrası alıcılar gibi psikolojik destek almaları; hem kendi ruhsal sağlıkları açısından hem de alıcılarının psikolojik durumları açısından önemlidir.” NAKİL KARAKTERİ DEĞİŞTİRMEZ Bilimsel açıdan organ nakli olmuş hastaların kişilik yapılarının değiştiğini gösteren bir çalışma bulunmadığını belirten Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, “Bazı hastalar vericileriyle özdeşim kurarak nakil sonrasında ona benzediklerini, onun özelliklerine sahip olmaya başladıklarını düşünmektedirler2 diyor ve şöyle devam ediyor “Nakledilen organın vericinin özelliklerini alıcıya iletmesi gibi bir durum bilimsel açıdan mümkün değildir. Bu şekilde bir algısı olan alıcıların vericileriyle olan ilişkilerinin dinamiği incelenmelidir. Bazen vericinin organını bağışlamasına karşı olan minnet ve suçluluk duyguları da vericiyle benzeşmesi, onun gibi olması gerektiğini hissetmesine yol açıyor olabilir. Ayrıca beden ve kimlik algısı çok sağlam olmayan bazı alıcılarda da bu gibi düşüncelerin ortaya çıktığı görülebilmektedir. Nakil sonrası kişisel özelliklerin değişmesine neden olabilecek bir diğer neden ise organ nakli öncesinde hayatlarını tehlikeye sokan ciddi bir hastalık dönemi atlatmış olan hastaların nakil sonrasında bazı kişisel özelliklerini terk etme ve hayatlarında yeni bir başlangıç yapma istekleri olabilir. Bu nedenle sevmedikleri ya da kişisel olarak zarar gördüklerini, olumsuz etkilendiklerini düşündükleri bir takım davranış biçimlerini, yaşam tarzlarını değiştirebilmektedirler. Bu şekilde “yeni organ yeni hayat” algısıyla bazı özelliklerini sil baştan değiştirme yoluna gidebilirler.” BİLGİLENEREK SORUNLARI AŞIN Geçmişte psikiyatrik rahatsızlığı olan hastaların bu tip sıkıntılara karşı daha hassas olduklarını hatırlatan Kadıoğlu, hastayı nakil konusunda bilgilendirmenin önemine değinerek şu önerilerde bulunuyor “Nakille ilgili beklentiler genellikle çok yüksektir ve hasta organ naklinin olası sonuçlarını tam olarak anlayamamış olabilir. Bu gibi durumlarda süreçle ilgili memnuniyetsizlik daha belirgin olmaktadır. Bu nedenle her hastanın nakil öncesinde yeteri derecede bilgilendirilmiş olması ve nakil sonrası süreçle ilgili gerçekçi beklentilerinin olması; hastanın ileri dönemde şiddetli bir anksiyete sorunu yaşamaması açısından önemlidir. DİYALİZ HASTALARINA TAVSİYELER • UĞRAŞLAR EDİNİN Diyaliz hastaları maddi ve mesleki kayıplar yaşayabilirler, sosyal etkinlikleri bozulabilir, aile ve arkadaşlarından uzaklaşabilirler, sağlıkları belirsizlik içine girebilir. Bununla baş etmek için diyalize giren hastaların ruhsal olarak güçlenmeye ihtiyaçları vardır. İçlerinden gelmese bile kendilerini bir şeyler yapmaya zorlamak, mesleklerini bırakmış da olsalar hala işe yarıyor olduklarını görmek için bazı uğraşlar edinmek, arkadaş ve aile çevresinden uzaklaşmak yerine zamanının bir kısmını onlarla geçirmek, gelecekle ilgili amaçları ve umutları olması hayattan kopmamalarına yardımcı olacaktır. • AİLENİZDEN DESTEK ALIN Yeterli aile desteğinin olması, özellikle evli hastalarda eş desteğinin olması diyaliz hastalarının psikolojik olarak daha iyi hissetmelerini sağlamaktadır. • HASTALIĞINIZI İNKÂR ETMEYİN Bedensel belirtilerle birlikte görülen kaygılar diyalize giren bazı hastalarda inkâr davranışının, hastalığı kabul etmemenin oluşmasına neden olabilir. Hastalığı kabullenmemiş olmak tedavisini de geciktirir ve diyaliz hastalarının fiziksel olarak daha çok sıkıntı yaşamalarına neden olur. • NAKİL KONUSUNDA BİLGİLENİN Kadavradan bağış ülkemizde yetersiz düzeyde olduğu için nakil olmak isteyen birçok diyaliz hastası için bu süreç psikolojik anlamda oldukça tüketici geçebilmektedir. Bu nedenle aile içinden canlı vericileri olduğunda bir organ nakli merkezine başvurarak gereken bilgileri almaları önerilmektedir. Verici aile içindense onu nakil sonrası yarım bırakacağı ile ilgili endişeler, nakil ekibi tarafından yapılan bilgilendirmeler sonucu çoğu zaman hafiflemektedir. BÖBREK NAKLİ OLANLARA ÖNERİLER • İLK AYLARDA STRES OLABİLİR Bazı hastaların nakil sonrasında da stres yaşadıkları görülebilmektedir. İlk aylarda öfke, depresyon, suçluluk, endişe, uyku sorunları, iştahta değişiklikler, dikkat eksikliği gibi belirtilere bazı nakil olmuş hastalarda rastlanabilir. • İLAÇLAR DUYGUSAL YAPABİLİR Kendinizi daha duygusal hissetmenizin nedeni nakil sonrası kullanmaya başladığınız ilaçların yan etkisinden kaynaklanıyor olabilir. • YARDIM ALMAKTAN KAÇINMAYIN Bazı hastalar nakil sonrası psikolojik olarak iyi hissetmediklerinde, sağlıklarına yeteri kadar dikkat etmeyebiliyor ve ilaçlarını düzenli kullanmayabiliyor. Böyle bir sorun ortaya çıktığında mutlaka organ nakli ekibi haberdar edilmeli ve bir ruh sağlığı uzmanından yardım alınmalıdır. Aksi takdirde ilaçların düzensiz kullanılmaya başlanması böbreğin yitirilmesine neden olabilir. • STRATEJİLER ÜRETİN Nakil sonrası duygularınızla başa çıkmak için stratejiler üretmeniz önemlidir. Örneğin; düzenli egzersiz yapmak, enfeksiyon kapmayacağınız biçimde aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte sosyal etkinliklere katılmak, diyetinize dikkat etmek, düzenli uyku uyumak, nasıl hissettiğinizi anlamaya çalışmak, çevrenizdekilerden gerektiğinde destek istemek, sizin gibi nakil olmuş kişilerle zaman zaman deneyimlerinizi paylaşmak ya da ihtiyaç hissettiğinizde bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak kendinize yardımcı olmanız açısından önemlidir. diyaliz hastasına psikolojik destek şart!Bu haberler de ilginizi çekebilir Mesaj Gönderim Zamanı 1352 1 Üye 0 arkadaşlar diyaliz hastalarına % kaç rapor veriliyo? babam diyaliz ve tansiyon hastası. ötv siz araç almak için rapor almak istiyoruz... cevaplarsanız çok sevinirim. Mesaj Gönderim Zamanı 1412 2 Üye 0 Diyaliz hastalarının çeşitleri var. Haftada 1 gün diyalize bağlanan 3 gün diyalize bağlanan gibi babanızın durumunu biraz daha ayrıntı vererek yazarsanız daha iyi olur. Mesaj Gönderim Zamanı 1517 3 Üye 0 haftada 3 gün diyalize giriyo ve tansiyonu yüksek Mesaj Gönderim Zamanı 1520 4 Üye 0 Haftada 3 gün diyalize giren böbrek hastalarına %80 sakatlık raporu veriliyor. Mesaj Gönderim Zamanı 1523 5 Mesaj Gönderim Zamanı 1119 6 Üye 0 benim babamda kronik böbrek yetmezliği var ve diyaliz hastası. ağustosun 27 sinde rapo r almak için devlet hastanesinde heyete girdi raporu almak için 20 gün sonra gelin 20 gibi rapor oranı belli olacak. babamın dediğine göre heyete girince kurul başkanı 90 yazdı dedi bekleyip göreceğiz. Mesaj Gönderim Zamanı 1459 7 Üye 0 babam diyaliz hastası 16,09,2009 raporunu aldık %90 oranında rapor verdiler Mesaj Gönderim Zamanı 1607 8 Üye 0 Kuzenime bugün Böbrek+Tansiyondan %91 rapor süresine 1 nedeni nedir neden yazmıyorlar? Mesaj Gönderim Zamanı 1703 9 Üye 0 Sugaremro Diyaliz rapor oranı .%90 dır. Tansiyona da %10 eklemişler Balthazarla. Kuzeninizin durumu tam olarak nedir. Organ naklinde rapor %70 e iner. Belki ondan kaynaklı süreli vermiş olabilirler. Mesaj Gönderim Zamanı 1735 10 Üye 0 ulubey Kuzen daha nakil olmadı falat organ nakli için evrakları hazr içeride nakli nakilin %100 olacağına ve olsa bile böbreğin uyum sağlayacağına kimse garanti veremiyor olması bana enteresan böbreğin geri dönüşü dönüş nakille böyle iken doğmamış bebeğe don biçiilmiş sanki. Mesaj Gönderim Zamanı 0904 11 Üye 0 Sugaremro Bana da garip geldi açıkçası. Mesaj Gönderim Zamanı 1137 12 Üye 0 Annem diyabetten diyaliz hastası oldu ve 2 ay önce diyalize başladı. İlk başta haftada 2 gün giriyodu şimdi 3 e çıkarttılar. Rapor almak istesek yüzde kaç verirler? Ötv siz araç almak sevinirim, Teşekkürler. Diyaliz hastası ne yer Diyaliz diyeti sırasında yüksek kaliteli protein içeren; et, kümes hayvanları, balık, yumurta, yoğurt, süt ve peynir tüketilebilir. Ancak tüketilen besinlerin potasyum, fosfor ve sıvı birikimi açısından belirli bir dengene olması çok hastaları ne yemeli ne yememeli?Bu nedenle diyaliz hastalarının bir günde alması gereken ortalama tuz miktarı 1 – 2 gr civarında olmalıdır. Bu amaçla, yemekler tuzsuz olarak pişirilmeli, üzerine ilave tuz konulmamalı, turşu, zeytin, peynir gibi fazla tuzlu gıdalar alınmamalı ve tuzsuz ekmek giren hasta ne yer?Tahıllar ve tahıl ürünleri olan un, ekmek, makarna, kraker ve gevrekler bu gruba girer. Tahıllardan tam taneli tahıllar potasyum içeriği yüksek olduğu için diyalize giren hastalara rafine tahıllar tüketmesi önerilir. Örneğin; beyaz un. Bitkilerin her türlü yenebilen kısmı sebze ve meyve grubu altında hastaları kahvaltıda ne yemeli?Kahvaltıda peynir ve yumurta tüketebilirler. Şeker hastası bile olsa, beyaz ekmek tüketmesi gerekiyor. Kepek ekmeğini önermiyoruz. Kahvaltıda sebze tüketilmemesi hastaları ne yemeli ne yememeli?Potasyum açısından zengin gıdalarMeyve ve meyve suyu muz, kuru meyveler, üzüm, avokadoSebzeler ıspanak, patates, brokoli, domates ve diğer koyu yeşil yapraklı sebzelerÇerez/kuruyemişTam tahıllı ve süt yerine geçen Hastasina ne iyi gelir?Çalışmalar; günde en az 2 porsiyon sebze, 3 porsiyon meyve yenmesi gerektiğinin üzerinde durmaktadır. Diyaliz hastaları için fosfor ve potasyum miktarı önemli olduğu için yüksek miktarda sebze ve meyve tüketemeyebilirler. Bu sebeple; fosfor ve potasyumu düşük sebze ve meyveleri tercih girenler su içebilir mi?Suyun fazla alınması tansiyon düşüklüğüne ve yanında bazı sıkıntıların artmasına neden olabilir. Bundan dolayı iki diyaliz arasındaki sıvı alımının hastanın kilosuna da bağlı olarak 2 kiloyu geçmemesi gerekir. Sadece su değil sıvı olarak çorbalar, meyve suları, diğer sıvı gıdaları aşırı derecede tüketmemek zararları nelerdir?Diyaliz hastaları birçok fiziksel ve psikolojik strese maruz kalır. En büyük stres nedenlerinden birisi diyaliz işleminin kendisidir. Bunun dışında ilaç ve diyet tedavisi, bir makineye bağımlılık, cinsel fonksiyon bozukluğu, iş kaybı, sık hastalanma ve sağlık personeli stres kaynağı olabilir. Türkiye'de 70 bine yakın böbrek yetmezliği hastası, haftada ortalama 3 gün hemodiyalize giriyor. Bu hastaların yüzde 70'i özel diyaliz merkezlerinden hizmet alıyor. Son birkaç yıldır artan maliyetler nedeniyle 20'den fazla diyaliz merkezi kapısına kilit vurdu. Sektör temsilcileri, Avrupa'da ortalama 250-300 Euro, ABD'de 250 dolar olan diyaliz seans ücretlerinin Türkiye'de güncel kurla 28 Euro'ya geldiğini ve bu fiyatla bu hizmetlerin sürdürülebilmesinin artık mümkün olmadığını kaydetti. Türk Böbrek Vakfı Başkanı TBV Timur Erk, özel diyaliz merkezlerinin kamudan büyük bir yükü aldığına dikkat çekerek "On binlerce hastayı bu merkezler hayata bağlıyor. Türkiye'nin böbrekleri iflas etmek üzere. Hasta başı ücretlerinde acilen bir düzenlemeye gidilmesi gerekiyor" diye konuştu. Büyük şehirlerden, en kırsal bölgelere kadar ülke genelindeki sayısı 306'yı bulan özel diyaliz merkezleri, artan maliyetler nedeniyle kapısına kilit vurma tehlikesiyle karşı karşıya. Haftada üç gün diyalize girmek zorunda olan, diyalize girmezse hayatını kaybetme tehlikesi yaşayan 70 bine yakın böbrek yetmezliği hastasının yaklaşık 45 bini, özel diyaliz merkezlerinden sağlık hizmeti alıyor. 1979 yılından beri sigorta kapsamında geri ödeme listesinde bulunan diyaliz hizmetlerinde ücretler, Sağlık Uygulama Tebliğ SUT ile belirleniyor ve hastadan tek kuruş ücret alınmadan, tamamen SGK tarafından karşılanıyor. Diyaliz merkezlerinin özel hastaneler gibi SGK farkı alma yetkisi yok. Şubat 2022'den bu yana diyaliz seans ücreti 517 TL olarak ödeniyor. Ancak sektör temsilcileri, bu fiyatla ayakta kalmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyor. 'HASTALAR CİDDİ SIKINTI YAŞAYACAK' Türk Böbrek Vakfı Başkanı TBV Timur Erk ise, dünyada, özellikle Avrupa'da, son 5 yıldır diyaliz hizmetleri kalitesi açısından Türkiye'nin ilk sıralarda olduğunu kaydederek "Diyaliz farklı bir sektör. Şu anda 70 bin hastanın böbreği, onların hayatının korunmasından sorumlu. Bu merkezlerimiz ve on binlerce hastanın böbreği iflasa doğru gidebilir. Eğer bu sektörün elinden tutulmazsa ne yazık ki bu merkezlerde baktığımız hastalar ciddi şekilde sıkıntı yaşayacak. Türkiye, pandemi süreci boyunca 2 yıllık süreçte, dünyada diyaliz hastaları içinde en az kayıp veren ülke oldu. Bu, şahane bir tablo. Özel diyaliz merkezlerinin hizmet kalitesini de ortaya koyuyor. Çünkü pandemi döneminde diyaliz merkezleri ek maliyetleri hiç düşünmeden aynı kalitede hizmet vermeye devam ettiler. Akaryakıt zamları geldi, işletme malzemelerinde çok büyük artışlar oldu, ilaveten kira giderlerinde de ciddi artış oldu. Dolayısıyla seans ücretlerinde mutlaka yeni bir düzenlemeye gidilmesi lazım. Söz konusu sektör, doktoru, hemşiresi, hizmet kadrosuyla 400-500 bin kişiye de istihdam sağlıyor. Diyaliz hastalarımızın çoğunluğu haftada 3 kez diyalize girmek zorunda. Bunun ötelenme, ertelenme imkanı yok. Bu hastaların sıra bekleme vs. şansı yok. 35 seneden beri sektörün içinde olan bir kişi olarak söylüyorum, kamunun yükünü de ciddi şekilde azaltıyor özel diyaliz merkezleri" dedi. 'KANUN GEREĞİ FİYAT FARKI ALAMIYORUZ BÖYLE BİR TALEBİMİZ DE YOK' Ankara Ticaret Odası ATO Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Raşit Mandıroğlu da diyaliz merkezlerinde kanun gereği fiyat farkı alınmadığını vurgulayarak "Biz hastadan hiçbir fark alamayız hiçbir hizmet adı altında. Sadece tek belirleyici devlettir. Kaldı ki hastalarımızdan fark alınması söz konusu dahi olamaz. Çünkü bu hasta grubunun çoğu zaten yıllardır kronik bir hastalıkla uğraşıyor ve maddi olarak iyi durumda değil. Mağdur olurlar. Bizim böyle bir talebimiz yok zaten. Biz sektör olarak bu sistem içerisinde devam edebilmek için seans fiyatlarımızın güncellenmesine ihtiyaç duyuyoruz" diye konuştu. Mandıroğlu, dünyanın en kaliteli hizmetini veren ülkemizdeki diyaliz sektörünün yaklaşık 45 bin hastayı ilgilendirdiğine işaret ederek "Birkaç yıl öncesine kadar 327 diyaliz merkezi iken şu anda bu sayı 306'ya düştü. Bu 20 küsur diyaliz merkezi kapısına kilit vurmak zorunda kaldı" dedi. 'YÜZDE 50 ARTIŞ LAZIM' Diyaliz seans ücretlerini devletin belirlediğini ve SUT ile tebliğ edildiğini de vurgulayan Mandıroğlu, "Şubat ayında bir rakam çıktı ortaya. Ama şubattan bu yana gelen zamlar, aldığımız rakamın çok çok üzerinde. Şu an diyaliz seans ücreti 517 TL. 4 saatlik hizmettir bu. Hastanın evinden alınıp bırakılması, tıbbi tedavisi, ilaçları serumları, sarf malzemesi, doktor hemşire hizmeti dahil hepsi içinde 517 TL'ye hizmet veriyoruz. Bugün Avrupa ortalaması seans ücreti Almanya 189 Euro, Hollanda, İsviçre 250 Euro diğer ülkeler 300 Euro civarı. Amerika'da ise 250 dolar. Türkiye'de şu anda güncel kurla baktığımızda, 28 Euro. Bu hizmet kalitesini bu fiyata sürdürmek imkansız. Özel diyaliz merkezleri kamunun yükünü de çok ciddi şekilde alıyor. Bugün 306 diyaliz merkezi, Türkiye'deki hastaların yüzde 70'ine hizmet veriyor. Bu da 45 bin kişi demek. 45 bin hastamızın mağdur olmaması için, bizlerin kamu hizmeti niteliğinde iş yaparken zor duruma düşmemesi ve 1979'dan beri geri ödemeye girmiş bir sistem içerisinde varlığımızı sürdürebilmemiz için, rakamlarımızın acilen yükseltilmesi gerekiyor. En az yüzde 50 zam gelmesi gerekiyor ki diyaliz merkezleri ayakta kalabilsin" şeklinde konuştu. Muş'ta, bugün diyalize girmesi gereken hastalar için İl Özel İdaresi ekibi seferber oldu. Kentte etkili olan kar yağışı hayatı durma noktasına getirdi. 368 köyden 365 tanesinin yolunun kapalı olduğu Muş'ta, ekipler önceliği hastalara verdi. Özellikle haftada 3 gün diyalize girmesi gereken hastalar için tüm güçleriyle çalışan ekipler, çok sayıda diyaliz hastasının bulunduğu köylerin yolunu açarak şehir merkezine gelmelerine yardımcı oldu. Merkeze bağlı Güdümlü köyünde diyaliz hastası olan ve sabah saat diyalize girmesi gereken Rındi Güler 75 için ailesi 112 Acil Servisi ve İl Özel İdaresini arayarak yardım istedi. Bölgede karla mücadele çalışması yapan İl Özel İdaresi ekipleri, iş makineleriyle Güdümlü köyüne hareket etti. Kar kalınlığının bir metreyi bulduğu bölgede dört saat boyunca yol açma çalışması yapan ekip, Güdümlü köyünün yolunu açarak diyaliz hastasına ulaştı. İl Özel İdaresi ekiplerine teşekkür eden Rındi Güler'in oğlu Aydın Güler, annesinin sabah diyalize girmesi gerektiğini belirterek; "Annem diyaliz hastasıdır. Saat diyalize girmesi gerekiyor. Eğer girmezse, cumartesi ve pazar gününe denk geliyor ve hayati tehlikesi söz konusudur. Kar çok yağdı ve biz de İl Özel İdaresini arayıp durumu anlattık. Sağolsun gelip yolumuzu açtılar. Annemizi biraz sonra hastaneye götüreceğiz" dedi. - MUŞİhlas Haber Ajansı / Güncel Güler Muş Politika Güncel Haberler

diyaliz hastası diyalize girmezse ne olur